Arka Pencere Köşesi ve UYURYATAR Modelliğimiz
Bu zamana kadar web sitemde değişik kategoriler altında yazılar yazdım. Özellikle “
Eleştirel Yazılar”, “Sorgulayan Denemeler” “Pencerenin Arkası” ve “Kadınlar” kategorisi en çok okunanlarda ön sırayı aldılar. Bu kategorilerin en ilgi çeken yazı konuları, genellikle farklı bir bakış açısıyla kaleme alınmış güncel ya da geçmişte kalmış -ama unutulmayan- konular, olaylar ve kişiler oldu. Bu sonuçlardan sonra, yeni bir kategori açma ihtiyacı kendiliğinden oluşmaya başladı. Bunun nedenlerini günümüze bakarak anlatmaya çalışacağım.
Günümüz dünyası tamamen iletişim çağında. Artık her olay, gelişimler, yaşananlar, ekonomi, sinema, sanat, politika vs. medya sayesinde dünyanın her köşesine ulaşabiliyor. Bu durum, küreselleşmenin doğal sonucudur. Artık dünyanın her hangi bir yerinde yaşanan bir olay, gelişim anında dünyanın başka tarafında ekranlara yansıyor. Bu durumda, elbette ki ” küresel kapitalizm” bundan ekonomik olarak fayda sağlamak isteyecek, yeni pazar ürünleri ve yeni pazarlama teknikleri geliştirecektir. Hakeza gelinen nokta da bunun doğruluğunun göstergesidir.
Bugün küresel kapitalizm, dünyanın hemen her ülkesine ürünler, teknoloji, bilgi vs. ihraç etmektedir. Örnek olarak: Markette satılan sostan ithal aşılara, bilgisayar oyunlarından anti virüs programına, 3G’den Blackburry telefonlara, kozmetikten soya sosuna, kişisel, iş gelişim kurslarından franchisinge (isim kiralama), market zincirlerinden kamu şirketlerinin özelleşmesine, bankalara yabancı ortak bulunmasından hazine arazilerinin yabancılara kiralanmasına, ucuz yabancı otomobilden gdo’lu gıdalara, Dan Brown’ın kitaplarından, Avatar gibi sinema filmlerine vs… verebiliriz. Bu listeyi uzatmaya kalksak herhalde kitap yazmak gerekir.
Bugün gelinen nokta her olgunun, her haberin, her ürünün ve kısaca her şeyin – sanki tek bir kaynaktan kontrol ediliyormuşçasına- tek taraflı olmasıdır. Yani okuduğunuz bir kitap, bir film, dizi hemen hemen aynı. Aldığınız ürünler hemen benzerlik gösteriyor. Okuduğunuz bir haber bütün gazetelerde aynı. Aynı haberi neredeyse eş zamanlı olarak bütün kanallar aynı yorumla yayınlıyor. Televizyon kanalarındaki programlar neredeyse aynı. Bir kitaba, bir filme, bir olaya yapılan yorumlar hep aynı, hep aynı.
Okuyacağımız kitaba başkaları karar veriyor. İzleyeceğimiz filmi başkaları seçiyor. Kadınların elinde Elif Şafak- Aşk, erkeklerin elinde Dan Brown- Kayıp Sembol kitabı. Sahtesi bile 10 liradan satın alınıyor. Herkesin elinde bir cihaz, kulağında kulaklık aynı müzikler dinleniyor. Bir Avatar 3D filmi: Pahalı ücrete rağmen salonlarda yer bulunmuyor.
Reklâmı yapılan bir ürünü ne için ve hangi gerekçe ile satın alıyoruz? “Best seller” (Çok Okunan) diye satılan bir kitabı neye göre okuyoruz? Bir sinema filmine niçin gidiyor ve ne gibi bir yorum yapıyoruz? Okuyacağımız bir haberi, kim hangi yorumla seçiyor ve biz izliyoruz. Kime inanıyoruz ve ne yapıyoruz?
Bir yandan medya bombardımanıyla bilgi doz aşımı ve bilgi güvensizliğinden beynimiz bulanıyor, uyuşup kalıyoruz. Diğer yandan da bir sürü kişisel gelişim akımları türemesiyle, sağdan soldan dürtülüp kendi özümüzü bulmaya itiliyoruz. (Kuantum, çekim yasası, olumlama yaratıcı imgeleme vs.) Bilgiye doğru mu akacağız, yoksa mistisizme mi? Ya da bize hep dayatılan “UYURYATAR” modeli mi olacağız?
Kısaca: Bizlere sunulan, anlatılan her şeye ne kadar inanıyor, tartışıyor, fikir üretip, yorumlayabiliyoruz? Ne kadar farklı bakabiliyoruz? Ne kadar, ne yapabiliyoruz? Bu zamana kadar farklı bakışlar nedir? Kim nasıl bakmış, kim nasıl yorumlamış, biz nasıl bakacağız?
“Aykırı Denemeler” adlı bloğumda bundan sonra “Aykırı Bakış” ya da “Ters Bakış” “Pencerenin Arkası” adıyla bir köşe açılmıştır. Bu köşenin amacı; karşı çıkmak, yargılamak, kötülemek, hedef şaşırtmak, zora sokmak, inatlaşmak, her hangi bir etnik-ideolojik-siyasi- görüşü savunmak vs. olmayıp, konulara araştırmacı, farklı, özgür ve tarafsız bakıp, yorumları tamamen okuyucunun özgür düşüncesine bırakmaktır.
İsim olarak önerilerinizi bekliyor ve bu köşenin katkılarınızla çok farklı bir bilgi-fikir ve yorum havuzu haline gelmesini hedefliyorum.
Not: Şu an popüler ve gündemde olması nedeniyle, bu havuza ilk olarak AVATAR’ı atıyorum. Bakalım neler olacak?
:) denemelerinizi bayılıyorum ve heycanla bekliyorumm…..
Beğeniniz için teşekkür ederim. Soyadımız benziyor. Çoğu zaman bana da demirel diye hitap ediyorlar. Sevgilerimle,
YAZILARINIZ ÇOK HOŞUMA GİDİYOR.ÇOĞU ZAMAN BENİM GİBİ DÜŞÜNÜYORSUNUZ.SOY ADIMMIZDA ZATEN BENZİYOR. DEMİREL :D