Doğayla Oynarsan, Doğa da Seninle Oynar!
Son zamanlarda Karadeniz bölgesinde meydana gelen yağmur ve sel felaketleri, insanın “Doğa ve doğaya uyum” konusunda ne kadar âciz kaldığını akıllara getirmiştir. Doğa, bir yandan kendi dengesini kurmaya çalışırken diğer yandan bu dengeyi bozmaya çalışan insanoğlunun basiretsizliği karşısında aciz kalmayıp nefretini acı bir şekilde kusmuştur. Pekâlâ! Nedir insanoğlunun bozmaya çalıştığı bu dengeler?
Yeryüzü, kendi içinde iki etken gücün savaşımı ile şekillenmekte ve dengesini bu denk güçlerin birbirlerine olan rekabeti nedeniyle varlığını sürdürmektedir. Bu iki büyük etkenden birincisi “İç Hareketler’dir.” Depremler, tektonik hareketler ve volkanik hareketler iç hareketler ordusunun en önemli savaşçılarıdır. Bunları yeryüzünü yükseltili, engebeli ve çıkıntılı hale getirmeye çalışır. Hakeza bu hareketler sonucu dağlar, tepeler ve adalar oluşmaktadır. İç hareketlerin tek düşmanı olan “Dış Kuvvetler” ise bünyesinde güneş, hava, yağmur, rüzgâr, buzul, akarsu vs. gibi savaşçıları barındırır. Bu savaşçılar ise iç kuvvetler ordusunun yükseltmeye çalıştığı her şeyi aşındırmaya ve deniz seviyesine indirmeye çalışır. Rüzgâr ve güneş yeryüzü parçalarını un-ufak etmeye, akarsular önüne gelen yükseltiyi yıkmaya, yağmur, ovaları ve çukurlukları doldurmaya çalışmaktadır. Kısacası yeryüzü öyle dengeler üzerine kurulmuştur ki; Bıraksan kendine, sonsuza dek programlanmış bir yazılım gibi hareket eder. İnsanoğlu tarafından önemsenmeyen bu denge, “dünyanın yaşanılabilir bir gezegen olmasının” yegâne sebebidir: Tabi ki insanoğlunun bu dengeyi bozmasına kadar!
Gelişen ekonomi ve nüfus artışı geleneksel yerleşik düzeni de etkilemeye başlamıştır. Deniz, akarsu, göl, havza, ova ve mera gibi verimli ve yaşamsal kaynak barındıran bu yerlerin yanında kurulan ve doğayla içiçe olan yerleşik düzenler zamanla değişime uğramıştır. Doğanın insanoğluna bir nimeti olarak sunulan bu yerler ya bilinçsizlikten ya da ekonomik getirim nedeniyle bozuma ve ihmale uğratılmıştır. Park ve pazaryerleri kurmak, yeni konutlar satmak ya da sahil yolu yapmak adına denizlerin doldurulması, akarsu yatak ve yollarının değiştirilmesi, kurutulması, suni göllerin oluşturulması-doldurulması, tepelerin yıkılması ya da delinmesi gibi bozumlar buna birer örnektir. Oysa insanoğlunun yararı adına yapılan bu doğa bozumlarının daha sonra doğanın insaoğluna acı bir şekilde keseceği ceza anlamına geldiği gözardı edilmektedir. Buna örnek olarak Karadeniz’i gösterebiliriz.
Karadeniz’de Samsun’dan başlayıp Artvin’ kadar uzanan sahil yolu yapıldı. Ulaşım açısından bakarsanız doğru bir karar ve yatırım. Peki, Karadeniz ve doğası tarafından bakarsanız ne cevap vereceğiz? Engebeli ve girintili olan 2 şerit sahil yolu vakti zamanında 40 yıl önce yapılmış ve bütün sahil bozuma uğratılmıştı. Kumluk ve çakıl olan bütün sahiller irili ufaklı kayalarla dolmuş ve denizin doğal yapısı (balık ve kuş yuvaları, denize akan derelerin yolları) değişmiş ve bunun sonucunda seller, heyelanlar ve yolları, köprüleri yutan dev dalgalar oluşmuştu. Ders alınmamış ki şimdi sahil yolu üç-üç altı şerit ve düz! Bundan yıllar önce sahil yolu yeni yapılırken denizin doldurulması sonucu oluşan dev dalgaların Giresun limanını, silolarını ve sahildeki evleri nasıl yuttuğunu herkes unuttu. Tüm Karadeniz kıyısı iri kayalıklarla dolu. Denize dik akan akarsuların yolunu bu karayolu kesiyor. Derelerin bent ve istinat duvarları yok! Akarsuların denize akacağı yerlerde oluşacak basıncı ve akımı (debi) emecek (absorbe) bir sistem yok! Bu gibi yerlerde yüksekçe yapılan köprülerin suyun akışına göre sağlamlaştırılmış ayakları yok! Denizden gelen dalgaları yumuşatacak dalgakıranlar yok! Karadeniz’de yüzey ve toprak yapısının ne olduğunu ve imar-iskân izninin buna göre verildiğini orta koyan bir araştırma, çalışma, dosya, inceleme vs. yok! Peki, ne var! Artvin’de Giresun’da heyelanlar, seller var. Yıkılan evler, denize sürüklenen yüzlerce araçlar var. Yongasını bırakın yokolan canlar var!
Kısacası bilinçsizce, düşünmeden ve araştırma yapmadan yapılan bu doğa bozumları, bugünlerde yaşadığımız ve daha da yaşayacağımız sel, heyelan gibi felaketleri daha da artıracaktır. Doğanın kendi kendine kurduğu dengeyi bozmaya çalışan insanoğlunun bir an önce durumun farkında olması ve doğayla dost olarak işbirliği yapması gerekmektedir. Aksi takdirde kendi sonunu kendisi getirecektir.
Rahmetli dedemin bir sözü vardı, şimdi kulaklara tam küpelik; “Denize bir çakıl taşı atarsan, o sana bin çakıl kusar!”
Çok güzel bir yazı olmuş, Doğa eşittir kaliteli yaşamdır.
Bu yazıyı herkesin okumasını isterim.
ellerinize sağlık
Sayın site yöneticisi arkadaşlar internetde sörf yaparken sitenize rastladık bizce herşey harika olmuş eğitici öğretici ve sayfa düzeni olarak mükemmel olmuş elinize sağlık bizlerede burada yazmak için yer vermenizden dolayı sizlere teşekkür eder mavi yolculuk adını vermiş olduğumuz ismimizi yayınladığınız için başarılarınızın devamını dileriz yat seçiminde alt yapımız denizcilikten gelme kadromuz ile yatlarda çalışarak edindiğimiz tecrübelerimizle oluşturduğumuz personel ile başlayan, şimdiyse, Fethiye, Göcek, Marmaris, Bodrum liman ilçelerimizde, kiralık yat, işletmeciliği yaparak devam etmekteyiz. inanıyoruz ki bizim farkımız ticari yatlardaki iş tecrübemiz doğrultusunda, sizleri doğru bilgilendirmek, kaliteden ödün vermeyen kadromuz ile mavi tur, için kiralayacakları yatı doğru bir şekilde anlatıp, kaliteli bir tatil yapmalarını sağlamaktır.
Teşekkürler beğeniniz için. Ben de yıllardır bu yola karşıydım. Dün yine sel olmuş Giresun’da. Dediğim gibi, iç kesimlerdeki basıncı düşürecek, denize doğru drenaj sağlanacak sistemler kurulmalı. Aksu deresi, batlama dersi bir bakarsın 1 metre yüksekliğinde bir bakarsın 20 metre yüksekliğinde akar. Yıllardır sel, heyelan yaşayan karadeniz kıyıları önlem alınmazsa çok kan kaybedecek ve kıyı seritleri harap olacaktır. Tekrar herkese geçmiş olsun. Sevgilerimle.
Meraba
Ayhan bey bende bir Giresunlu olarak elimden geldiğince yazılarınızı takip ediyorum ve tabiri caizse bir hemşerimin yazısını okumaktan oldukça keyif veriyor.Vakti zamanında bu yollar yapılırken dedğim tek şey olan deniz alır götürür düşüncemin şimdi ne kadar haklı olduğunu görüyorum.Son bir haftadır yaşanan olaylar belkide Giresun için bayağı zorlu bir dönem başlatıyor.Umarım tüm Giresunlular başları dik bir şekilde bu üzücü olayı da atlatırlar.Sizin nezdinizdede tüm Giresunlulara geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum.
site çok güzel olmus elinize sağlık bu bilgiler için teşekkürler