Dua Et, Yemek Pişir, Çocuk Yap
Modern anlamda ilk feminizm hareketi 1700’lü yılların sonunda başlamıştır. 1792 yılında İngiliz yazar Mary Wollstonecraft’ın “Kadın Hakları Savunması” adlı eseri bu konuda yazılı ilk kaynak sayılmaktadır. Ancak feminizm’in kelime babasının bir erkek olduğunu biliyor muydunuz?
1772-1883 yılları arasında yaşayan filozof Charles Fourier, “feminisme” adıyla bir kavram ortaya atmış ve sosyal ilerlemenin ancak kadın haklarının genişletilmesiyle mümkün olacağını savunmuştu. O tarihten itibaren kadınların özellikle seçme seçilme haklarını kazanabilmesi için en az 100 yıl daha beklemeleri gerekecekti. Ancak bugünlerde modern ülke diye saydığımız bazı ülkelerde bu, pek de kolay olmamış aksine feminist harekete karşı erkekler bayrak açmıştı. Bu ülkelerden en tepkilisi olan Almanya’da örgütlenmeler bile başlamıştı.
1934 yılında ülkemizde kadına seçme ve seçilme hakkı verilmeden önce 1919 yılında Alman kadınları bu hakka kavuşmuştu. Ancak parlamentoda yer almaları biraz daha zaman alacaktı.
Tarih 1929 yıllarını gösterirken Alman kadınları büyük bir dayanışma örneği göstererek mecliste yer alma hakkı kazanır. Sadece mecliste değil, yerel yönetimlerde de söz sahibi olur. Zamanla Alman erkekleri bundan rahatsız olur. Hatta bununla kalmayıp bir de lobicilik yapmaya başlar. (Böyle şeyler sadece ülkemizde olur demeyin. Bakın neler olmuş Alamanya’da.)
Alman erkeklerine göre kadınlar, siyasette söz almaya başlamasıyla ev işlerini aksatıyor ve erkekler gibi geç saatlere kadar dışarılarda toplantılar düzenliyordu. Alman erkekleri buna karşı işbirliğine girişerek feminizme karşı ne yapacaklarını düşünürler. Nihayetinde bir cemiyet(dernek) kurmaya karar verirler. Almanya’nın Dessau şehrinde dünyanın ilk anti feminist cemiyeti kurulur.
Anti Feminist Cemiyeti’nin 3 Sloganı
Cemiyetin sloganı da ilginçtir. “Kadınlar hayatlarını üç şeye harcamalıdır: “Kilise, Mutfak ve Çocuk”
Bu söz bize, bizden bir sözü anımsatıyor gibi… Başını kapat, yemeğini pişir, bir de 3 çocuk yap!
Anti Feminist Cemiyeti’nin Faaliyetleri
Bu cemiyet işi o kadar ileri götürür ki erkeklerin ev işlerini aksatan kadınları boşaması gerektiğine dair bir bildiri dahi yayınlar. Cemiyet bu bildiride erkekleri cesaretlendirmek adına şu güzel kıyağı da yapmaktan geri kalmaz. “Cemiyet, karılarını boşayan üye erkeklerin tüm mahkeme masraflarıyla birlikte, eşlere verilecek tüm tazminat ve nafakalarını ödeyecektir.”
Bu son bildiri ülkemizde olsa, herhalde erkeklerden çok daima şiddete maruz kalan ama bundan kurtulamayan ve boşanamayan kadınların hoşuna giderdi.
Kaynaklar: Wikipedya, Cumhuriyet 1929 arşivleri