Geriletici Sıradanlık(Rutinlik)
Yazın edebiyatında ve incelemelerinde böyle bir tanım var mı bilemiyorum ama hakkında makale yazılması gereken bir durum olarak gördüğümden bu eleştirel yazımda “Geriletici Sıradanlık” kavramından bahsedeceğim.
Sıradanlık(rutin) sözlük anlamıyla alışagelen, farklılık göstermeyen, alışagelen bir düzen içerisinde devam eden demektir. Sabah uykudan uyanmak kişinin düzenli yaptığı bir olaydır ama sıradanlık değildir. Ama her gün aynı saatte kalkmak ve aynı saatte kahvaltı yapmak, her öğlen aynı saatte aynı yemeği yemek bir sıradanlıktır. Peki, sıradanlık kötü bir şey midir? Hayır! İnsanın zaten hem doğası gereği hem de sosyal çevresinden dolayı belli şeyleri aynı periyotta yapması normal bir durumdur. Ancak kendi iradesi ile değiştirebileceği durumlar da vardır. Örneğin her pazar bir futbol maçına gitmek yerine sinemaya gitmenin tercih edilmesi gibi.
Bu açıklamalardan sonra “Geriletici sıradanlıklar” nelerdir? Onlardan bahsedelim.
Geriletici Sıradanlık
İnsanın farkında olmadan kendi düşüncelerini, dünyasını gerileten sıradanlıklar daha günün erken saatlerinde başlar. Sabah uyanır uyanmaz telaş başlar. İşe yetişme, kahvaltıyı işte yapma, işi yetiştirme, rapor hazırlama, mail okuma vs. Kısaca yaşam kişiye daha hızlı hareket etmesini emrediyor. Çabuk kalk, hazırlan, bir an önce işe git, trafiğe takılma, maillerine hemen cevap yaz, raporu çabuk bitir… Kişi haliyle bir an önce akşam olsa da eve gitsem telaşında. İşte bu koşuşturma kişide geriletici sıradanlığın başlamasına neden olmaktadır.
Bu hızlandırılmış yaşama mücadelesi insanı robotlaştırırken bir yandan da hormonlu meyveler misali herkesi aynı biçime sokuyor.
Öncelikle kişinin kendi iç sesini dinlemesine, düşünmesine hatta hayal bile kurulmasına izin verilmiyor. Esinlenme duygusu körelmiş, yeni fikirler yok, fikir analizleri yok! Bunun yerine afyon misali “kişisel gelişim yalanları” insanları hapsetmiş durumda. 1o adımda mutluluk, 7 maddede iş başarısı, çekim yasası vs. konulu hazır mutfak yayınlar da her zaman en çok satan kitaplar arasına girmiş durumda.
Geriletici sıradanlığın sonuçları
Önyargı ve kurallarla koşullandırılmış bir yaşam ve özgünlükten yoksun olma.
Olaylar karşısında, değişimler sırasında tam bir bilinçsizlik.
Yeni fikirler( bu fikirler kimine göre uçuk dahi olsa) ortaya koyamamak. Yaratıcılıktan uzak bir yaşam.
Problem ve çözümler için üretken olamamak.
Problem çözücü yaklaşım değil, problem var diye problem çıkarma alışkanlığı.
Meydan okuyamamak, eleştiri yapmaktan korkmak, saklamak, görmemezlikten gelmek.
Fikirleri pratiğe dönüştürememek, pragmatik(faydacı) olamamak.
Paralel düşünememek, düşünceleri birleştirememek, vizyon sahibi olamamak. İki farklı düşünceyi bir aynada görememek.
Kendi düşüncesinin arkasında durmamak, bunun inancına sahip olamamak ve bunun cesaretini içinde duyamamak.
İletişimde sürekli dili kullanmak, konuşmak. Mizahı, görsel dili kullanamamak.
Sonuç olarak geriletici sıradanlıklar insanı ve içince bulunduğu toplumu tamamen yozlaştırdığı gibi geriye götürür. Bunun örnekleri her gün etrafımızda uçuşuyor. Ama insana öyle kurallar konulmuş ki(Bu kuralların çoğu da yazılı değildir aslında, bilinç altına işletilen kurallardır) hızlı tüketim çağını yaşarken içinde olduğu durumun farkına varamıyor bile.
Aslında çok ta umutsuz olunmadığının pratik bir örneğini Taksim Gezi olayları verdi. Özellikle iletişimde mizahı ve görselin kullanmasıyla bir anlamda dünyaya bir ders verildi.
Geriletici sıradanlıklardan kurtulmak özgürlüğe doğru atılan bir adımdır.
“Ulaşılması kolay hedeflere; ÇALIŞARAK,
Ulaşılması zor hedeflere; YENİ FİKİRLER YARATARAK VARIRSIN.” diye bir söz vardır.
Maslow’un bir sözüyle yazıyı noktalıyorum.
“Ya büyümek için ileri adım atarsınız, ya da güvende olmak için geri…”
Bu bir hastalık olsaydı eğer, insanların yüzde doksan gibi bir bölümü bu hastalığı kapmıştır diyebilirdim. Kötü yanı ise; kendi bu illete düşmüşken, diğerlerinin bundan kurtulmak için yaptıklarına da engel olmaya çalışırlar. Bir fikir üzerinde çalışmaya, üretmeye, tasarlamaya, farklı bir proje yaratmaya, yeni bir başlangıç yapmaya hep engel olurlar bu insanlar.
Çünkü; kendileri sıradanlaşmıştır ve sıradanlık olmazsa “hiçbir şey kazanamaz, başarılı olamaz, bir yerlere gelemez” düşüncesindedirler. Ve bu nedenle, rutinden ayrılana iyi gözle bakılmaz yeryüzünde. Tek tip gibi, sürekli aynı şeyleri, aynı işleri yapmayana da iyi gözle bakılmaz bu hayatta…
Örneğin; Alman Heidemarie Schwermer adında bir kadın, 16 yıl önce her şeyini satıp yardım derneklerine bağışladı. 16 yıldır parasız yaşayan 69 yaşındaki kadın şu anda temizlik, bebek bakımı gibi hizmetlerin karşılığında kalacak yer ve yemek ihtiyacını karşılıyor.
Bu, bir rutinden kaçış şeklinde benimsenmiş 69 yaşındaki bu kadın tarafından. Sizin için başka, benim için daha başkadır belki. Ama yine de diğerlerinin vereceği tepki hep aynıdır…
Yazınız için çok teşekkürler Ayhan Bey.