İspanyol Kumaşı Giyeceğine…
Yerli Kumaştan Elbise Giyme Kanunu
Çiçeği burnunda genç Türkiye Cumhuriyet’i çağdaş olma yolunda peş peşe kararlar alıyor ve her alanda devrimlere imza atıyordu. Bunlardan birisi de ekonomi alanında yerli malını korumak için çıkartılan “Yerli kumaştan elbise giyme” kanunudur.
Bilirsiniz okullarda 12-18 Aralık arasında kutlanan “Yerli Malı Haftası” diye bir etkinlik var. Çocukken okula bu hafta içerisinde evden bir şeyler getirirdik. Ama hepsi yerli malı olan şeylerdi. Kimisi pasta kimisi peynir kimisi de süt vs. getirirdi. Şiirler okunur, şarkılar söylenirdi. Amaç, tutumlu olmanın yanında yerli ekonomiyi ayakta tutmak için yerli ürün alımına teşvik etmekti. Hala o eski coşkuyla kutlanıyor mu bilemiyorum. Bahsettiğim yıllar 1975. Ama şimdi dümeni turşunun bile Avrupa’dan geldiği 1925 yılına kırıyoruz.
Savaştan çıkmış, elde avuçta bir şey kalmamış bir ülke ayakta durmaya ve başkalarına muhtaç olmamaya çalışıyor. Ardı ardına yapılan meclis görüşmeleri, iktisadi kongreler ile birlikte yerli üretici ve esnafın durumu konuşuluyor. Ancak görüşmelerde en ilgi çekici şey, yerli kumaşı savunan milletvekillerinin çoğunun Avrupa kumaşından dikilen elbiseler içinde görüşmeyi yapması. Hele bazı konuşma ve sataşmalar bugünün moda-magazin programlarını aratmayacak şekilde.
9 Aralık 1925 tarihinde TBMM’de yapılan görüşmeleri bugünün diliyle kısaca bir okuyalım.
…
Yerli kumaştan elbise giyilmesine dair (1/12) numaralı kanun lâyihası ve Ticaret Encümeni mazbatası:
Besim Atalay (Aksaray): Arkadaşlar, memleketimiz sürekli saldırılara maruz kalmış ve Türk milleti asırlardan beri yorulmuş ve ezilmiş olmasına rağmen düşmanı başından atmayı başarmıştır. Ancak düşman bizi silahla, savaşla yenemeyeceğini anlayınca ekonomik olarak mahkûm etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaya başlamıştır. Eğer biz buna karşı çıkmazsak siyasi istikrarımızın ve bağımsızlığımızın hiçbir anlamı kalmayacaktır. Ekonomik bağımsızlığımız olmadıktan sonra siyasi bağımsızlığımızın hiç bir anlamı yoktur. Bugün bu memlekete turşu bile Avrupa’dan geliyor. Yiyeceğimiz, içeceğimiz, giyeceğimiz her şeyi Avrupa’dan gelirse ve hatta bakkal dükkânlarında şişeler içindeki turşuya bile böyle paralar verecek olursak halimiz ne olacaktır? Bir Türk günde 60 para yabancı mala verecek olursa, bir yılda edecek parayı siz düşünün. Düşmüşüz Avrupa malının peşine. Size Maraş örneğini veriyorum. Vakti zamanında 500 ipek tezgâhı varken şimdi 5 dükkân kalmıştır. Diyorlar ki memlekette kumaş sıkıntısı var. Hayır, sadece yerli kumaşa rağbet eden yok. Bakınız Yunanistan’a! Kanun yaptılar ve lüks eşyayı yasakladılar. İran bu kanunu 2 yıl önce yapmıştı. Aynı şekilde efendim bizler de yerli kumaştan elbise yapıp giysek fena mı olur? Rica ederim, günah mı olur? Ayrıca düşüncesi başka olup ta edebiyatı İran dili olan bir dimağ, memleket kültüründe, para kazanmada bir yere gelemez.
Hakkı Tarık Bey (Giresun): Daha açıklayıcı olun!
Besim Atalay (Aksaray): Estetik olmadığı için giyilemez deniyor. Giyilse ne olur be adam. Babamızı çarığı daha şeyde duruyor. Fabrikalarla görüştüm. Kumaşlarımız yeterli… Ancak sermaye cıva gibi oynak, hava gibi uçucu kaçıcı şeydir, nazlıdır. Bu memlekette kazanamayacağını hissederse kaçar gider. En az yüzde 20 kar payı almadığın bir şeye paranı yatırır mısın? Ancak bir kanun yaparsın, yerli sanayiciyi koruyacağım dersin, memlekette tezgâhlar yeniden açılmaya, çalışmaya başlar. Bu suretle dullar, kadınlar, öksüzler iş bulacaktır.
Zeki Bey (Gümüşhane): Meclise sunduğunuz bu kanun önerisi yerindedir ancak eksiktir. Memleketteki ufak sermayeleri de birleştirmek gerekir. Kanunla herkese şunu giyeceksin demek kolay ancak yeterli kumaş yoksa kanun sadece kâğıtta kalır. Bunun için fabrikalar yeterli midir, buna bakmak lazım. Bugün bükülmüş yün bile Avrupa’dan gelmektedir. Elimizde bir trikotaj makinesi bile yok! Bu nedenle kendi sanayimizi kurmalıyız. Her vilayette bir idarehane açmalıyız.
Süleyman Sırrı Bey (Bozok): Süslü istemiyoruz, elde yapacağız ve o suretle giyeceğiz?
Zeki Bey (Gümüşhane): Onu yaparsanız çok memnun oluruz. Ancak zatıâlinizin bugün üzerinde bulunan elbise bile İspanyol kumaşındandır. Önce kendiniz yapmalı, sonra söylemelisiniz.
Besim Atalay (Aksaray): Senin gibi müşkülpesentler(zor beğenen, sor iş yaptırılan) oldukça…
Süleyman Sırrı Bey (Bozok): 1. Dünya Savaşı’nda tatbik edip, giydim.
Zeki Bey (Gümüşhane): Merak buyurmayınız beyefendi. Benim gibi müşkülpesent…
Reis: Rica ederim tartışmayınız, devam ediniz.
…
Sonuç olarak 688 sayılı yasa kabul edildi. Yasasın ilk maddesi şöyledir:
Kabul Tarihi:09/12/1925
Yayımladığı Resmi Gazete Tarihi: 20/12/1925 Sayı 249
Muvazenei Umumiye ve hususiye ve belediyelerden bedeli tesviye elbise ve ayakkabı, kumaş, serpuş ve yatak levazımı ile memurin ve müstahdeminine yeknesak elbise ve kundura giydiren bilcümle müessese ve şirketlerin iştira edeceği veya ettireceği bu nevi levazım, yerli mamulâtından tedarik edilir.
Türkçesi: Parası genel ve özel bütçelerden ve belediyelerden ödenen elbise, ayakkabı, kumaş, başlık ve yatak malzemesi ile memurlarına ve hademelerine tek tip elbise ve ayakkabı giydiren bütün kuruluş ve şirketlerin satın alacağı ya da alacağı bu tür malzemen yerlisi alınır.
Bu kanun 02/05/2007 tarih ve 26510 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 26/04/2007 tarih, 5637 sayılı kanunun 1. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Kaynaklar: TBMM Arşivi, Resmi Gazete
adriana lima kimin umrunda, 2 myilon dolarlık sutyeni ele gee7irsen yepyeni bir hayat kurarsın, bi gfcn taylandda f6bfcr gfcn disneylandda, gelsin valentinalar gitsin fatmagfcller.