İstanbul’a Kar Geliyormuş! ÇOK DA LÜLÜ…
Valilik uyardı. Beklenen kar yağışı ile ilgili olarak “İstanbullular araçlarını bıraktığı yere dikkat etsin!” denildi. Allah razı olsun! Bu uyarıyı almasaydık acaba ne yapardık? Ya, aracımız yoksa? Ne olacak o zaman? Kar seline kapılıp boğuşacak ya da başımıza çiğ düşüp “kardan top mu” olacağız?
Son zamanlarda hava durumu ile yapılan uyarılar ve haberler nedense insanlarımızın çok daha dikkatini çekiyor. Hele ki İstanbul’da yaşayanlar için tam bir bomba haber. Herkes internette, cep telefonlarında en son tahminleri arıyor. “Acaba akşam ne olacak? Yollar kapanacak mı, fırtına olacak mı, trafik sıkışacak mı, köprü tıkanacak mı, trafik kazası olacak mı, yolda kalacak mıyım, aracıma vuracaklar mı, kaskom karşılayacak mı, bakkalda ekmek kalacak mı, kıtlık çıkacak mı? vs.
Yahu! Ne oluyor bize? Bu kar, sadece İstanbul’a mı yağıyor? Memurlar, müdürler, işçiler, patronlar, okula giden çocuklar, çocuk yaşta sigortasız çalıştırılanlar, analar, bebeler sadece İstanbul’da mı var? Hani; 70 milyon insandık Türkiye’de! Bu kar, bu sel, bu fırtına, bu deprem, kısaca doğanın her türlü olayı sadece İstanbul’da mı yaşanıyor? Neden bir Karadeniz bölgesinde heyelan afeti, Güneyde sel felaketi, İç Anadolu’da dondurucu soğuk, Güneydoğuda kuraklık felaketi vs. en büyük medya organlarında neden manşet haber ve uyarı olmuyor? Oralarda yaşayanlar yok mu? Orada canlar yok mu? İstanbul’dan başkası yalan mı?
Tarihe ezberci ders kitaplarından değil de okuyarak, düşünerek bir de aykırı bakanlar şunun farkına varacaktır: Anadolu; her zaman tahılın, meyvenin, sebzenin, işçiliğin, insanın, askerin bol ve ucuza mal edilen bir yeri olmuştur. Yani bir nevi depo, içi boşalmaz ambar. Adı üzerinde: Hem ANA hem DOLU!
Anadolu çok dolduğu için merkeze doğru sağaltmak (sağılması-emilmesi-gazının alınması) yani, büyük şehirlere doğru akın akın yayılması ve daha iyi yaşam adına göç vermesi lazım.
Hal böyle olunca, İstanbul kalabalık şehir. 20 milyon! İnternet ve cep telefonu; kısaca en büyük pazar İstanbul’da. Anadolu’da internete giren 5’ se İstanbul’da 15 milyon. Her sayfa açılışı, her tıklama para.
Anadolu’daki insan sabah kalkar, bakkalından gazetesini, ekmeğini alır evine gider ve kahvaltısını gazetesini okuyarak yapar. İstanbul’da ise, insan kalkar önce internete, yol durumuna, borsaya, falına bakar sonra da evde kahvaltı yapmayıp; ya arabasında ya da işyerinde -adına kahvaltı dediği- yağlı poaça, simit ya da börek gibi fast-food’u ile güne başlar.
Elbette ki medya İstanbul’u haber yapacak. Yoksa: Kars’ta kar yağmış, Erzurum donmuş, Giresun’da heyelan olmuş, Artvin’de dere taşmış, Antalya batmış, Edirne buz olmuş… Umrunda mı! İstanbul gibi kaz varken…
Gözümüzü ayırmadığımız uyuşturucumuz ve faldan öte inandığımız medyamız için bunlar: ÇOK DA LÜLÜ…