Maslak’ı Kadınlar Bastı!
Mesai saatlerinde Maslak’a (nam-ı diğer Plazalar Diyarı) yolunuz düştü mü? Bir şey dikkatinizi çekmedi mi? Bir tuhaflık yok mu? Göremediniz mi? Ben gördüm. Erkekler uyanın! Maslak’ı kadınlar bastı! Nasıl oldu demeyin. Anlatıyorum.
Sabah ya da akşam saatlerinde yoldan geçen otomobillere baktım. Ticari araçları çıkarırsak yoldan geçen 10 araçtan 7’sini kadın kullanıyor. Gidin bir plazaya, sayın gördüğünüz 30 kişiden kaçı kadın! Ya da bir öğlen yemeğinde restaurantlara gidin. Mesela Doğuş Power’a gidin. Bir bakın etrafa, kaçı erkek kaçı kadın. Şimdi dikkat ettiniz değil mi? “Yahu ne kadar da kadın varmış etrafta“. Ben söyleyeyim oranını. Yüzde 80. Bu istatistik Maslak nüfusunun sabah 08- 19 arası demografik değerleridir. Bu saatleri çıkarırsanız, Maslak nüfusu normal.
Maslak, finans merkezi olarak Türkiye’nin gözbebeği (gündüz gözüyle) ama gece bakarsanız gecekondu bölgesi. Bir sürü gecekondu arasında boş kalan yerlerde gökdelenler yükseliyor ya da tam tersi. Yani Türkiye’nin mini imajı. Burada bir sürü çalışan kadın var. Çoğu üniversite mezunu hem de en iyi okullardan. Peki, bu kadar kadına karşılık bu bölgede erkek nüfusu niye bu kadar az? Bu, kadınların başarısı mıdır? Bu başarı nereden geliyor? Kadınlar daha mı kolay iş buluyor? Ya da kadınlar erkeklerden ayrı mı beslendi de, daha zeki oldular? Bir zamanlar Maslak’ta 8 ay iş aramış ama bulamamıştım. Meslektaşım olan bir bayan arkadaşım bu bölgede 3. işini değiştirmişti. Neydi bunun hikmeti?
Kızlarımız, kadınlarımız okumuş, okuyor. Hatta erkeklere çoktan meydan okudular. Peki, erkeklerimiz ne yapıyor bu arada? Kahvede tavla mı oynuyorlar? Hele bu dönemde işsiz gezenlere ne demeli? “Günde 34 liraya bir kız okutun” diye reklâm kampanyaları yapılıyor. “Erkekler işsiz!” Eskiden banka memuru olmak erkekler için gözde bir meslekti. Hele kız istemeye gidildiğinde, itibarı olurdu. Şimdi bankada çalışan erkek sayısı yok denecek kadar az. Ama güvenlik görevlileri erkek diyorsanız, burada da yanıldınız. Artık kadınlar da güvenlik görevlisi. Dikkatli bakın etrafınıza! İşsiz kalan üniversite mezunu erkekler! Bakın Maslak, Levent, Zincirlikuyu üçlemesine. Hep kadın değil mi? Gündüz, yüzde 80 kadın. Ya siz? Hala iş arıyorsunuz; Yenibosna, Merter, Güneşli, Ümraniye, Tepeüstü, Gebze organize, Halkalı, Hadımköy ve Tuzla’da. Bu tür yerlerde sanayi, tekstil vs. firmaları var. Demek ki erkekler ağır işte çalışmayı, kol kası yapmayı daha çok seviyor. Masa başı işini sevmiyor. Oysa kadınlar çoktan uyanmış! Tekstilde kültürsüz erkekler yanında modelistlik-sekreterlik yapacağına, iyi bir diplomaya- iş tecrübesine sahip olmasa bile; dış görünüşü, makyajı, kıyafeti ve alımıyla- aklını kullanıp- işini buluyor. Artık kadınlar “özgür-modern” ve “free new style life” denilen “özgür yeni stil yaşam“ biçimlerini kendilerine örnek alıyorlar. Siz hala oturun! Düşünün “Rodin” gibi!
Maslak caddelerinde güzel kadınlardan-çirkin kadın yok ki- gelen parfüm kokuları birbirine karışıyor. Ya erkekler nerede? Kadının vizyonu var artık, ama erkeklerin yok. Olan da metro seksüel diye adlandırıldı. Kadının vizyonu erkeğin fendini yendi. İtirazı olan varsa yazsın. Erkek, sakal traşsız, aynı takım elbise ile 5 gün işe gider. Kadın, şirketinin kendisine tahsis ettiği otomobilini sürerken, kahvesini içip makyajını yolda yapar. Her gün değişik ve seksi kıyafet giyer. Erkek hiçbir şey yapmıyor. Öyle yetiştik, yetiştirildik. “Artık kocanı iyi seç denilmiyor, ekmeğini kazan” deniliyor kızlara. “Kadın dediğin, erkeğin elinin kiri derlerdi.” Ya şimdi! Erkek, kadının kiri oldu. Kadınlar artık intikamını alıyor. Nasıl mı? Onu da anlatayım.
İş görüşmesi için gidin Maslak’a. Karşınıza güzel kokulu, bakımlı ve de sıfır beden bir kadın çıkacak ve size “3 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz, niçin sizle çalışalım, bize ne vaat ediyorsunuz?” diye başlayan sorular soracak. Terleyeceksiniz, bunalacaksanız. Eğer ki bu sorgulama sırasında insan kaynakları kadınının gözüne giremediyseniz 10 yıllık iş tecrübeniz, mastır- MBA’nız hiç bir işe yaramayacaktır. Geleceğiniz, bu kadınların elindedir. Bu nedenle artık uyanın ve bu gerçeği kabul edin! Maslak’ı kadınlar bastı!
“Yok ben Maslak’ta değilim, Kadıköy’deyim, bana bir şey olmaz” diyorsanız, yanılıyorsunuz. Meraklanmayın! Yakında, kadınlar orayı da basacak. Demedi demeyin!
Salih Bey,
Yazım, kadınları ne övmek ne de yermekti. Sadece, geldiğimiz tüketim toplumunda; kadının artık bayrağı eline aldığı ama aslında özgürlük adına tükenmişliğe gidildiğinin bir ironik öyküsüydü… Ayrıca yazmış olduğunuz yorumunuz ki; özellikle “cehenmem nüfusunun çoğunluğunun kadın olması” gibi bir şeyin dinimizde olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir kaynak varsa bildirmenizi rica ederim. Yorumunuzu yayınlamamın sebebi, “Aykırı Denemeler’in”, tamamen her görüşe açık bir blog olmasıdır. Ancak; kaynaksız ya da hakaret içeren yorumlar herkese zarar verir. Ölçülü olmak; hem hayatta hem de duruşta çok önemlidir.
Saygılarımla,
kadınları öyle övgüyle anlatmışsınızki sanki kadınlar dünyaya hükmetmişgibi oysa cenabı allah cehennemin çoğunluğu kadınlardan oluşacağını beyan etmektedir doğru maslağa çıktığımızda birsürü hayasız ahlaksız allahtan korkusu kalmamış birçoğu evli olmasına ramen heryanı çırıl çıplak ramazan ayı ve kandillerde ve mübarek cuma günleri bile hiç utanmadan sıkılmadan heryanları açık saçık gezen bukadınlarmı övgüye mashar oysa onlar allah katında aşşalıkların enaşşaısındadırlar sizin gibilerde övsündursun bu hayasızları
Değerli katkınız ve uzunca yazınız için teşekkür ederim. Ekleyecek hiç bir şeyim yok. Sevgilerimle.
Merhabalar,
Böyle bir yazı yazarak kadın düşmanı olarak kolayca yaftalanabilirsiniz belki de öylesinizdir ,ancak yine de bir gariplik fark edip cesurca yazmışsınız tebrik ederim, okurken keyif aldım.
Yaşadığımız çağda kurumlar çok büyük ve her kurum hayatta kalmak, devamlılık ister. Peki, bunu nasıl sağlarlar insanları törpüleyerek önlerine geçerek. Bence sorun çok fazla hareketlilik istenmemesi.
“hop, dur, çüş, kalk” hep böyle yetiştirilmedik mi? okulda bizi disipline etmediler mi? hep yapamayacaklarımızı öğrendik. “yaramaz” olduk, şu olduk bu olduk sisteme uymadığımız an hocanın otoriter gücü tepemizdeydi… Sonuç olarak hep belli kalıplara uymak öğretildi.
Sizce bunun erkeklerin doğasına ters olduğunu görmek zor mu? Kadınlar doğaları gereği düzenlidirler, kurallara uyarlar, ailelerini yavrularını korumaya odaklıdırlar, süslenip sosyal değer arayışı içine girerler. Kadınlar bu çağda içgüdülerini tatmin edebiliyorlar çünkü bunlar sistemi etkileyecek aktif bir hareket gerektirmiyor.
Ancak erkekler için durum farklı…
Erkekler her zaman yönetilmeyi de sevmezler.
Okullar iyi örnektir çünkü şirket ve okul kurum olma, otorite ve sosyal ortam açısından benzerlikler taşıyor. Okulda kızlar hocalara yağ çekmekte hiç sakınca görmezler mesela. Ancak erkekler gurur yaparlar. Ya da siz okurken her hoca not dağıtırken adil miydi? Hangisi erkeklere daha yüksek not verdi?
Ayrımcılık diyorlar ya. Kızlar okula gönderilsin tabi ki, kadınlar dövülmesin tabi ki. Kadınlar zayıf oldukları konularda destek görüyorlar. Bu çok normal görünüyor. Peki, kadınlar süslenerek veya daha iyi olan sosyal iletişim yetenekleriyle sonucu etkilediklerinde? Diğer yazılarınızda bunu çok normal bir şey gibi anlatmışsınız mesela. Böyle durumlarda erkekler korunuyor mu denge için? Yoksa doğanın serbestliğe mi bırakılıyor? Bir karar versinler artık =)
Erkekler değiştirmeyi, inovasyonu, hareketi severler. Peki, erkeklik içgüdülerini mi suçlamamız gerekiyor? Erkek vahşidir, çağa ayak uyduramamıştır gibi bir sürü teori kulağınıza çalınmıştır. Bir kere vahşilik sadece kuş vurmakla falan olmuyor. Peki, erkeklerin çoğunluğu çağa ayak uyduramıyor mu? –evet.
Peki, suç erkeklerde mi? – evet.
Nedir? – medeniyettir, sevgidir bu tür sömürülen kavramların yalanlarına çok kolay inanıyoruz efenim.
Ee peki ne olacak? – Erkekler binyıllardır bilime katkıda bulunmuşlardır. (Bir odaya kapanıp veya Rodin gibi bir taşa oturup düşünmenin zevki süslenip kafelere gitmenin zevkinden farklı takdir edersiniz. ) Erkekler kadınların doğuştan gelen yeteneklerine karşılık kendileri için de bilim geliştiriyorlar artık. Bu yapay ortamda, bu hormonlu güçlerin sosyal hayatı etkilediği ortamda artık sadece içgüdüleriyle bu işin yürümeyeceğinin farkına vardılar. Bu bir gelişme, sistem açısından bundan ne olacak tam olarak bilmiyorum ancak durumun böyle kalmayacağı kesin. Çünkü erkeklerin içgüdülerini rahatça ortaya çıkarması toplumun gelişmesi için de elzemdir.
Sorun kadınlarda veya erkeklerde değil. İleri veya geri insanlık emekliyor..
@hal2k kadınların çok olması bence sonuç. Büyük devletler bilim, arge kendilerinde olsun isteyip diğerlerinde engelliyorlar. Yukarıda bahsettiğim kurumsal güç baskıları buram buram her yerde kokuyor. Durumu korumanın getirisi doğrudan ya da dolaylı erkekleri engellemek oluyor.
Bu kadar mı güzel olur, yaptığınız çözümleme! Bu yorumunuza, ben bir şey yormam. Teşekkürler, bütün saygılarımla. Ama bir sorum var! Sizce, nasıl olmalıydı?
Bir erkek olarak sadece şunu söyleyeyim. Neden sizce teknik gelişmezken pazarlama gelişiyor bu ülkede ? aynen sizin dediğiniz gibi kadınlar bastı… bilim ve mühendislikle sondan 3.’yüz ama “şark zeka”‘sında muhtemelen 1. oluruz. :) İşte pazarlamanın ve dolayısıyla kadının(ki onların pazarlama zekası şüpesiz bizden daha iyi) çoğunlukla olduğu yerleri bilim ve mühendislik terk ederde ondan :)
Ayhan Bey,
Öyle bir anlatmışsınız ki, sanki Maslak’ı uzaylılar basmış da alıp götüreceklermiş falan zannediyor insan. Ya da bir tür işgal varmış da bizim haberimiz yokmuş gibi anlatmışsınız.
Ayrıca, sanki üzülüyor gibisiniz…
Kusura bakmayın ama bence çalışan kadın sayısının artmasına sevinmelisiniz. Çünkü bu dünyada medeniyete açılan kapı kadınların elinde. Kadınlarımız modern yaşama ne kadar katılırlarsa ve üretirse o kadar medeni bir toplum oluruz,
buna hiç şüpheniz olmasın.
Ama yazınızda tespit ettiğiniz bir konuda haklısınız, bugünlerde “kadınlarımız büyük bir değişim içindeler” evet. Kendi güçlerinin farkına yeni yeni varıyorlar.
Erkeğin kölesi, arkasından geleni olmaktansa üretimden gelen güçleriyle yanlarında hatta bazen önlerinde bile olabiliyorlar. Tabi bu hiç kolay olmadı.
Dünyadan Clara Zetkin, Rosa Luxemburg ve bizden Halide Edip Adıvar, Behice Boran, Türkan Saylan ve… ların mücadeleleriyle oldu. Onların yaşamlarını iyi okumanızı tavsiye ederim.
Sizi de çok yadırgamıyorum doğrusu, tipik bir erkek bakışına sahipsiniz doğal olarak.
Ama acil olarak değişmelisiniz, aksi halde savunduğunuz kaleleri yavaş yavaş kaybedeceksiniz.
Ve çok üzüleceksiniz. Belki sizde bunu anlatmaya çalışıyorsunuz ama yazınızdan bu anlaşılmıyor.
Biliyorsunuz k;
Herakleitos’ a göre herşey değişmektedir.ve insan aynı ırmakta iki kez yıkanamamaktadır.Çünkü ikinci kez ırmağa girdiğinizde ne o su aynı sudur, ne de siz aynı sizsinizdir. Sular akıp gitmiş ve yerine yeni sular gelmiştir. Yaşamda böyledir işte her şey akar ve değişir. Değişmeyen tek şey değişimdir.
Bu diyalektiğin sonucudur.
Senin de tespit ettiğin gibi kadınlarımız diyalektiğin bu yasasını çok güzel kavramışlar.
Şimdi sıra erkeklerde.
Ve yine diyalektiğin zıtların birlikteliği yasasına göre
Kadın ve erkek bu dünyada birlikte yaşamak zorunda.
Gelin birlikte öyle bir dünya kuralım ki,
Sabahları işe giderken uyanmak
Hiç kimseye bu denli zor gelmesin…
Maslak “Türkiye’nin mini imajıdır” demişsiniz ve bu semt üzerinden kadınlara dair çıkarımlar yapmışsınız.
Türkiye’ nin hemen her ilini gezmiş görmüş bir insan olarak, kadınlara dair bu çıkarımlarının doğru olmadığını düşünüyorum. Keşke doğru olsaydı, Maslak Türkiye’nin mini imajı olsaydı ama ne yazık ki değil. Anlatmaya gerek yok ülkemizin doğusunda. Kadınımızın adı bile yok maalesef.
Ama bir de kadınlarımız var ki. Anadolu kadınları; kocaman yürekleriyle yeri göğü inleten cinsten.
İşte böyle yüreği kocaman, cesur ve çalışkan insanlara, kadınlara ihtiyacı var toplumumuzun.
Ama ne yazık ki böyle kadınlar çoğalmadı yurdumda. Çoğalması dileğiyle…İnsanı insan yapan şeyin eğitimden çok yaşam mücadelesi olduğunu bir kez daha anladım.
Böyle kadınlar gördükçe,
tanıdıkça,
duydukça
Benim de bir yanım hep kadın,
ve kadın kalacak…
Sevgi ve dostlukla…
Çetin