Ne İstiyorsunuz?
Doğdunuz, büyüdünüz. Bir işiniz, bir yaşamınız var; hala sahip olduğunuzu zannettiğiniz. Ama hala arıyorsunuz.
Neyi? Neden? Niçin?
Hala arıyorsunuz değil mi? Yorulmadınız mı; kendinizi “gizemli ve bulunacak saklı bir define “ gibi düşünmekten? Artık anne kucağı, baba ocağı bitti. Çocukken sokaklarda oynadığınız oyunlar, camilerde dağıtılan akide şekeri ve üzerinde lokum olan gogilleriniz, komşunuz Arife teyzenin verdiği margarin sürülmüş ekmek dilimi, konu komşu; evde sarılmış zeytinyağlı dolmalarla gittiğiniz yazlık sinemalar yok artık.
Çok kitaplar okudunuz. Çocuk klasiklerini çoktan aştınız. Çizgi romanlar zaten sizin heyecanınızdı. Sinemalardan bahsetmiyorum. O sizlerin, şimdi Real 3D denilen hayatınızdı, HD yokken siyah-beyaz camlarda. Çakıl taşları dolu zeminde ince teller ile bağlanmış ve maviye boyanmış tahta sandalyelerde üşüyerek izlediğiniz yazlık sinema tatları kalmadı değil mi artık. Gri çekirdek çıtırtıları ile üşümediğin ama kollarınızın pütür pütür olduğu, içeceğin bir gazoz ve sonrasında Alaska-Frigo sesiyle anımsadığın anıların…
Bazen ıslıklarla bazen gözyaşlarıyla bazen de mutlu ve güçlü alkış sesleriyle son bulan filmler ve geride kalan hatıralar.
Sorarım size! Ne kaldı sizde, şimdi hatırlayacağınız?
Varsa, yazın!
Anlayamadığım ve imla hatası yapıldığını zanettiğim yazınınızı, birazcık anlaşılır hale getirerek yayınladım. Size de; bu yorumunuzla, neyi anlatmak istediğinizi açıklamak kalıyor. Saygılarımla.
aftan dede para saysam, sattı bana çoçukluğumu.
artık ne yaşım var nede adım:))))
Bu yoruma, yorum yapacak yorum bulamadım.
Bize kalan;
Bir klavye bir maus…Gerisi teferruat.