Necmi ile Necmiye-1 (Gerçek Bir Aşk Öyküsü)
Panik yapacakken “Dur!“ dedi içinden. “Sakin ol. Bu zamana kadar acele ettin de ne oldu?” Necmiye elini siyah çantasına soktu. Bulamıyordu aradığını. Çıkan şıkırtı seslerine asabı bozulurken, neden çantasında bu kadar gereksiz şeyleri sadece kadınların taşıdığı aklına geldi. Hiç düşünmemişti daha önceleri bunu. Omzuna hem ağırlık yapan hem de bir keresinde canından olacakken çaldırdığı külçe ağırlığındaki çantasından nefret etmeye başladı. Hadi cüzdan, anahtar, cep telefonları, ped, çakı, bir de yedek “iki numara ince çorap” tamam da; ıslak mendil, el kremi, ruj, pudra, parfüm, göz kalemi, allık, rimel, yara bandı, vitamin ilaçları, not defterleri, renkli kalemler, diyet bisküviler, tırnak makası, küçük oyuncaklar, eski sevgilinin fotoğrafları ve daha sayamadığı bir sürü gereksiz şeyin neden çantasında taşıdığını sorguladı kendince. Ama şimdi zamanı değildi bunu düşünmenin.
Evinin anahtarını, yavaşça soktu kapı kilidine. Kapıyı sessiz bir şekilde araladığı anda, yere düşürdüğü saç tokasının çıkarttığı sese sinirlendi. “Hay aksi!” Ayrıca bu zamana kadar hiç sesini duymadığı kapı gıcırtısı nedense bu akşamı seçmişti şarkı söylemek için. Kızdı Necmi’ye. “Bir de erkeksin ulan! Kapı menteşesini de ben mi yağlayacaktım!” Kapının açılma süresi Necmiye’ye o kadar uzun geldi ki; dayanamıyordu bu sıkıntıya. Ama hata yapmamalıydı. Karadenizli olmasından dolayı hızlı konuşması, hızlı yürümesi ve hemen panik yapması engel olamayacaktı ona. Bu yüzden çekici ve bir o kadar da alımlı Necmiye’yi unutup arkadaşı “Erkek Fatma” gibi olmalıydı. İçeriye adım attı sessizce. Daha geçen hafta satın almış olduğu ayakkabısının sol tekini eliyle çıkartırken yandan yırtılmış olduğuna kızamadan, bir haftada kaç adet ince çorap satın aldığını düşündü. Çünki çorabı yine kaçmıştı. “Adam gibi çorap yapmıyorlar ki zaten! Pahalısını da alsan aynı!”
Sessizliği bozmadan usulca ilerlemeye başladı. Çok yavaş nefes alıp vermesi gerekiyordu ama burnundan çıkan nefes sesi sanki bir fırtınada sallanan ağaçların sesinden daha gürültülüydü. Bir adım attı ve “çırt” diye gelen sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştı. “Olamaz, şimdi işin içine ettim!” Nefesini tuttu ve beklemeye başladı. Herhangi bir tepki gelmediğini görünce rahatladı. Ama çıkan sesin evin tabanındaki parkeden geldiğini anlayınca “Bir daha ucuz bir şey yaptırmayacağım. Zaten ucuzunu da ben değil, Necmi seçmişti. Neden bu erkekler hep ucuzuna kaçar?” Bir adım daha atarak içeriden gelebilecek sesleri dinlemeye başladı. Ama beklediği seslerden henüz emin değildi. “Acaba içeride hırsız olmasın? Ya hırsız ise?” Korkmaya da başladı bir yandan. Ama asıl korkusu hırsız değildi. Hatta içeriye yavaşça ve gizli girişinin nedenleri düşünmeye başladı. “Sahi neden gizli girmiştim ki eve?” diye düşündü. Bir keresinde eşi aynı şekilde eve girmiş ve kendisini çok korkutmasına rağmen sürpriz yapıp almış olduğu hediye için çok mutlu olmuştu. Evlenmeden önce de bir gece arkadaşları ile eğlenmiş, babası duymasın diye eve gizlice girmişti.
Düşünceler ip yumağı gibi dolaşmaya başladı kafasında. Ama sakin olup ne olduğunu anlayacaktı. Birkaç adım daha ilerledi. İçeriden gelen sesler daha da belirginleşmeye başladı. Nihayet odanın kapısına yaklaştı. Duvara kulağını dayadı ve içeriden gelen sesleri anlamaya çalıştı. “Keşke mutfaktan bardak alıp, kulağıma tutsaydım. Daha net duyardım.” diye kendi kendine söylendi. Duyduğu seslerle birlikte nefes alıp vermesi de hızlandı. Duyamıyordu ve anlayamıyordu gelen sesleri. Ne yapacağını unutmaya başladı. Kalp atışları öyle hızlı ve gürültülüydü ki. Daha önce bunu hiç hissetmemişti. Bir anlık dalgınlıktan sonra bir karar vermesi gerektiğini hatırladı. Ya beklemeye devam edecek, içeriden gelen sesleri anlayacak ya da her şeyi göze alıp içeriye girecekti. Girecekti ama neyle karşılaşacağını tahmin etse de; buna nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu. “Bütün ihtimalleri düşünmem gerekir. Sakin olmalıyım. Ama nasıl?”
Yavaşça duvara başını yasladı ve yere çöktü. Şu zamana kadar ki hayatını ve yaşadıklarını düşündü. Hani derler ya “Film şeridi” gibi. Kendisini bu duruma getiren neydi? Neden böyle olmuştu? Daha ne olduğunu bile anlamamış ve görmemişken, kendisinin neden böyle davrandığını düşündü. Hesaplaşmaya ve yüzleşmeye başladı kendisiyle…