Paramızla Çocuklarımızı Öldürüyoruz! 2/2
Para harcayarak çocuklarımızın sağlığıyla nasıl oynadığımızı bu yazının ilkinde anlatmış ve tüketim kültürü ile birlikte “neden sentetik bir yaşamı seçtiğimiz” sorusu ile yazıyı noktalamıştım. Pekala nedir tüketim kültürü ve sentetik yaşam?
Sanayinin yükselmeye başladığı yıllarda çalışanların çoğu o zamanda lüks sayılacak ürünleri alamıyordu. Otomobil, televizyon, radyo, buzdolabı, çamaşı makinası vs. Vitrinlerdeki ürünler ise genelde tek çeşit ve sayılı miktarlarda idi. Bu tür lüks tüketim mallarına ancak ekonomik gücü yüksek olanlar erişiyordu. 1970’li yıllardan sonra seri üretimle gelen çoğalma ve 1980’lerden sonra ithalatın artması daha doğrusu serbest ekonomi vitrinlerde ürünlerin artmasını sağladı. İnsanlar artık daha ucuza daha çeşitlisini satın almaya başladılar. Bir zamanlar sadece ihtiyaç olan ürünler evleri doldururken şimdi medya ve reklamların da pohpohlaması neticesinde olur-olmaz, gerekli-gereksiz ürünler evlerimiz doldurmaya başladı. Artık insanlar sırf “bende de olsun, hoşuma gitti vs.” yaklaşım ile harcamalarını yapıyor.
Tüketim çılgınlığının artması yanında insanlar artık suni ve sentetik bir yaşama doğru gidiyor. Eskiye özlem, “şehir içinde nefes almak adına” içinde ağaç, göl olan siteler kuruluyor, country club denilen ve üyelik sistemiyle çalışan doğal ortam kampları açılıyor. Alışveriş merkezlerine fıskıyeler, palmiyeler, plastik ağaç ve çiçekler konuyor. Beton zemin üzerine plastik çim serilerek spor sahaları açılıyor. Kısacası etrafını saran ve gitgide küçülen bir doğal artam içerisinde boğulan insan sağlık, refah, modernlik adına teknoloji ve kapitalizmin ürettiği bu ürün ve sistemlere başvuruyor. Bunu yaparken de hem kendinin ve çocuklarının sağlığı ile oynuyor.
Sonuç
Her gün onlarca yeni ürün piyasaya çıkmaktadır. Her gün yeni sistemler, yeni buluşlar, yeni gıdalar vs. Tüketici olarak daha seçici, daha bilinçli olmak hem kendimizin hem de çocuklarımızın sağlığı açısından yarar sağlayacaktır.