Sevgilinize Silah Kullanmasını Öğretir miydiniz?
Her gün gazetelerde kadınlara yönelik şiddet, saldırı, gasp ve tecavüz olaylarını okuyoruz. Maalesef kadınlarımız bu konuda savunmasız. Otobüsten, metrobüsten indikten sonra karanlık ve uzun geçitlerde yürüyorlar, hadi şimdi yaz, günler uzun, ya kışın? Hava erken kararınca o güzelim İstanbul’un köşe sokakları, dar yolları, alt geçit ve uzun karanlık köprüler kadınlar için tam bir kâbus. Ben bile bir erkek olarak gece vaktinde bu yollarda yürürken endişe duyuyorum. Abartılı değil anlattıklarım. İstanbul’da yaşayanlar bilir.
Kadınlar için çantalarında savunma amaçlı biber gazı, göz yaşartıcı spreyler, elektrikli sopalar vs. öneriyor uzmanlar. İşini sağlama alan kadınlar ise çantalarında, şiş, bıçak hatta silah taşıyorlar. Hatta bazı erkekler eşlerine ya da sevgililerine bu tür savunma silahlarını kendileri hediye ediyor. Şimdilerde moda bu.
Gelelim bu yazı başlığının öyküsüne.
Yıl 1964, Giresun, Lapa köyü…
26 yaşındaki Hayati Kavuk sevgilisi S.Ş’ye kendisini koruması için silah kullanmasını öğretiyor. Hatta bununla kalmayıp tabancasını sevgilisine hediye ediyor. Ama gel zaman geç zaman işler tersine dönüyor. Hayati kavuk için. Aralarındaki ilişki köylüler tarafından duyulunca kızcağız evlenmek için ısrarda bulunuyor. Ama Hayati Kavuk evliliğe pek yanaşmıyor. Bunu iyice içerleyen kız köy meydanında Hayati Kavuk’un karşısına dikiliyor.
“Benimle evlenecek misin?” diyor. Ama reddediliyor. Hırsını alamayan genç kız sevgilisinin verdiği ve kullanmasını öğrettiği silahı çekerek 2 kurşunla yere seriyor talihsiz genci.
Jandarma tarafında tutuklanan genç kız, öldürdüğü sevgilisi için şu sözleri sarf ediyor;
“Namusumu kurtardım!”
S. Ş. adlı bu hanım bilmiyorum sağ mıdır ama o zamanın anılarını ve o zamanın atmosferini öğrenmek adına kendisi ile tanışmak ve anılarını dinlemek isterdim.
Bahtsız Hayati beye ancak “Allah günahlarını affetsin.” demek kalıyor.
Siz, siz olun, sevgilinize kendisini korumak için bir silah hediye edecekseniz bu yaşanmış hikâye kulaklarınıza küpe olsun derim.
Haber kaynağı: Milliyet Arşiv.
2 tür yazar vardır!
1) Yazdıklarıyla kendini anlatanlar
2) Yazdıklarıyla başkasını anlatanlar
Bir de; bu iki sıfata girmeyen yazarlar var, neyi anlatığı belli olmayan!: Onların adını söylememe gerek yok; Günlük gazetelerde boy gösteriyorlar…
“Kimsenin okumayacağını bilseler dahi sayfalarca yazarlar” İşte; bu yorumunuz mükemmel!
Sevgi ve saygılarımla…
İki çeşit yazar varmış;
1)İçindeki boşluğu doldurmak için yazanlar
2)İçinden taşanları yazanlar (bunlar kendilerini yazma konusunda zaptedemezler, kimsenin okumayacağını bilseler dahi sayfalarca yazarlar. Yazmak onlara göre iş değil, bir rahatlama yöntemidir)
Ben ikinci tipim, gördüğüm kadarıyla siz de öyle. Çok güzel bir web sayfanız var.
Devam..
Selamlar..