İlişkilere Dair Diyaloglar: Stop 1/3 (Öykü)
1- GİRİŞ
– Yeter artık! Dayanamıyorum. İnsan biraz olsun karısına yardım eder, durmaz öyle!
– Fakat canım, biliyorsun ki işim yoğun ve çok yoruluyorum
– Ben evde yorulmuyor muyum zannediyorsun?
– Canım haklısın ama seninkisi ev işi. Benim gibi değil.
– Yaa, demek ev işi! O zaman siz oturun evde, ben çalışayım sizin yerinize!
– Uzatmasan canım. Öyle söylemek istemedim, biliyorsun.
– Hep kısaltırsın zaten. Ne zaman uzatabildin ki sen!
– Böyle konuşmasan diyorum. Bak! İnan seni çok seviyorum.
– Seviyormuş. Hıhh!. Senin sevgin bu kadar.
– Haklısın. Seni biraz ihmal ettim. Ama biliyorsun iş durumları…
– Sus! Açma sakın ağzını! Konuşma! Bir de severmiş. Sen sevmiyorsun beni. Seninkisi…
– İnan öyle değil. Biliyorum ama…
– Be adam, sadece istediğim biraz ilgiydi. Ama sen ne yaptın?
– Ne yapmışım söyle, evime ekmek getirmekten başka?
– İşte! Konu da burada zaten. Fırıncı, lokantacı oldun bana, koca değil!
– Ne diyorsun sen Allah aşkına? Ne alaka şimdi?
– Of. Tamam. Boşver. Karnın açtır şimdi senin. Isıtayım mı yemeği?
– Boşver! Pek aç değilim zaten.
– Sevdiğin sebze çorbası bir de domatesli pilav var. Salata ister misin?
– Yok. Sen yorulma. Pilavın yanında cacık gider. İstersen ben yapayım.
– Zaten yemeği de sen benden iyi yaparsın. Pekala yap.
– Şu üzerimdekileri çıkarsam ve duş alsam?
– Olur.
2- MUTFAKTA
– Ellerine sağlık canım.
– Afiyet olsun. Kusura bakma, gerildim biraz
– Olsun hayatım. Tuzu, biberi bunlar hayatımızın.
– Biliyor musun? Sana çok kızsam da, aslında seni çok seviyorum.
– Biliyorum tatlım. Geçecek bu günler.
– Sen var ya! İnan beni senden başkası çekmezdi. Bir tanesin sen.
– Tamam. Şımartma beni. Seni seviyorum bir tanem.
3- BANYODA
– Sıcak su niye gelmiyor? Açmadın mı şofbeni
– Açık. Açık canım. Musluğu kapat ve tekrar açar mısın.
– Olmadı. Su çok soğuk. Üşüyorum ya!
– Dur! Yanına geleyim.
– Off! Hala soğuk. Neden hep benim başıma gelir?
– Tamam. Oldu galiba. Suyu tekrar açar mısın?
– Oldu, ama! Kıçım da dondu sayende.
– Yahu, ne suçum var benim? Beklemek gerekiyor.
– Hep bekliyorum zaten. Bakalım ne zaman bitecek bu beklemeler?
– Şimdi neyi bekledin? Bir de şu diline dur desen.
– Ne yani? Çok mu konuşuyorum? Ne verdin ki bana?
– Ne mi verdim? Sana daha ne vereyim, ne yapayım? Neden bu kadar şikayetcisin.
– Vermişmiş! Hıh!
-Yapma aşkım. Yine başlama, ne olur! Sabır da bir yere kadar.
– Haklısın. Sabır da bir yere kadar. Yeter sana sabrettiğim!
– Ya.. Benim neyime sabrettin sen Allah aşkına?
– Neyine mi? Hıh. Bir de soruyorsun değil mi?
– Neymiş, söyle! Ben de bileyim.
– Sen hala anlamadıysan, ben ne diyeyim?
– Anlamadığım neymiş? Ne olur söyle. Hadi, söylesene!
– Başkalarına gelince kafan çok çalışıyor ya. Sen bul. Zeki adam.
– Neyi bulacağım. Sadede gelsene. Ne demek istiyorsun?
– Boşver. Ne söylesem sanki anlayacaksın.
– Neyi boşvereceğim? Önce başlatıyorsun yangını, sonra susuyorsun.
– Sus! Bağırma. Çocuklar uyanacak.
– Zaten onlar var diye bağırmıyorum ki!
– Evet, bağırmıyorsun. Ama beni esir alıyorsun.
– Haydaa! Ne esiri, ne bağırması? Ağzımı açmıyorum.
– Sen zaten hep haklısın. Tamam, ben susarım.
– Niye böyle oluyor? Anlamıyorum.
– Anlamazsın zaten. Boşver. Duşa girmeyecek misin sen?
– Off. Pekala. Temiz havlu var mı?
– Kapının arkasında. Yerini biliyorsun ve hala soruyorsun.
– Ne bileyim? Bazen temiz havluları başka yere koyuyorsun.
– Bana bak! Duşunu al ve çabuk gel yanıma.
– 10 dakika içinde yanındayım canım.
4- SALON
– Çok tatlısın canım.
– Sen de bir tanem
– Sana sarıldığımda inan her şeyi unutuyorum.
– Ben de canım.
– İnan, sen hayatıma giren ve beni anlayan, mutlu edensin.
– Bunu haketmesen, yanımda olur muydun?
– Seni, seni çok seviyorum.
– Ben de bir tanem.
– Sarılsana bana sımsıkı, hiç bırakmayacakmışcasına.
– Seni asla bırakmam.
…
6-MUTFAK MASASI
– Zaten neyi becerirsin ki? Bıktım senden. Bıktımmmmmmm.
– Ama, ama canımın içi.
– Yeterrrrrr! Bıktımm. Allah, Allah….Allahım al canımı Yarabbi!
– Ama…
…
Arkası var mı? Gerisi gelecek mi?
ya bırakın bu işleri böyle bir türk erkeği yoktur sanmiyorum ama hikayede ki gibi türk kadını olduğu kesin.ben hiç böyle bir erkek görmedim.yada bahsetmiş olduğunuz erkek başka milletten yada son derece sinirlerine hakim:)
Yeni yazılarınızı merak ettim de bir girip bakayım dedim Ayhan Bey. Bu yazı oldukça ilgimi çekti. Ancak çok gerçekçi bulmadım dersem umarım kızmazsınız. Herşeyden sürekli dırdır eden, (arada bir sevdiğini falan söylese de) neredeyse çekilmez bir kadın ve sabırla ona katlanmaya çalışan bir “zavallı” bir adamcık! Ya da ben böyle algıladım diyelim. Haa, yok mudur böyle şeyler vardır belki de, şunu söylemek isterim ki bir kadın karşısında bu kadar süt dökmüş gibi bir adam olduğu takdirde, bir noktadan sonra artık ona saygı göstermez; küçük görmeye başlar. Erkek, bu kadar aşırı yumuşak olmamalı. Ne maço ne de fazla yumuşak; ortalarda bir yerlerde yani. Kendini saydırmayı bilmeli. Kadın, ona bu kadar bağıramamalı. Tamamen şahsi fikirlerim tabii ama senaryonun değişik versiyonlarını da yazar mısınız acaba? Alternatif olarak bir de benim dediğim gibi bir erkek yaratsanız mesela. :))) Çok şey istedim herhalde.
Bloğunuz çok güzel ayrıca. Takip etmeye çalışacağım.
Teşekkürler. Aslında yazının devamını hemen yazacaktım ama gelecek tepkileri bekledim. İlk yorum yazan siz oldunuz. Bu hikayenin gidişatının – ki gerçek hayatla çok ilgisi var- devam yazılarında 3 kez değişeceğini ve sonunun tamamen umulmadık bir sürprizle biteceği ipucunu, şimdiden veriyorum. Sevgilerimle,
Harika bi anlatım.. Ben de bunları yaşayacağım bi hayat arkadaşı istiyorum:-)