Türkan’ımı Almayın Benden!
Hani vardır ya; Oyuncağı elinden alınmış çocuğun mızıkçılığı. Ben bugün mızıktım! Misketlerimi verin bana, oynamıyorum, eve gideceğim! “Türkan’ımı aldınız benden!”
Çocukluk aşkım, bir yandan sevgilim, bir yandan ablam, bir yandan anam, bir yanda…
Yan da göresin, Türkan.
Bak şu halimize!
Seninle kadını tanıdım. Senin sayende kadına saygıyı, sevgiyi bir de nasıl iltifat edileceğini öğrendim. Seninle aşık oldum kadına. Kadını, sende tanıdım.
Kadınlığın ne olduğunu sende öğrendim. Aşklarım hep senin üzerine kurulu idi. Hep seni aradım gördüğüm kadınlarda. Bulamadım.
Siyah- beyazdı, belki gördüklerim. Ama biz, sen ile, “Türkan” ile büyüdük. Aşık ettin kendini bana, kavuşamasam da sana.
Ağlıyorum bugünlerde, TÜRKAN’ım.
İlk sevgilim beni terketti diye!
Ağlamam çok farklı, sevgililerimin beni terkettiğinden çok daha farklı.
Ağladığım sevgililerime boşa yanmışım…Seni aldatmışım, bilmeden.
Asıl acı, farklı imiş. Acım, sen imiş!
Ben ilk sevgilimi, seni, bilmeden aldatmışım!
Elini tutamadım. Tutamadım diye, hele bir de beni terketti diye sana kızıyorum.
ve ağlıyorum.
Tam aşık olacakken, kavuşacakken sana , seni benden aldıkları için ağlıyorum.
24 yıl değil 74 yıl beklerim ben seni!
Ne olur almayın onu benden.
Madem aldınız, gücünüz var.
Ne olur TÜRKAN’ımın canını yakmayın.
Dayanamam. Ağlarım.
Biz, TÜRKAN ile büyüdük.
Biz TÜRKAN ile okumaya çalıştık.
Biz. TÜRKAN ile AŞIK olduk.
Onunla film seyrettik.
Onunla AYDINLANDIK!
Almayın TÜRKAN’ımı benden.
Ne olur!
DAYANAMAM.